Çağımızın Yarası: Çocuk Ölümleri

Övünerek bahsettiğimiz 21. yüzyıldayız. Çağ atlamışlıktan söz ediyoruz. Çağ dediğimiz geriye gidiyor aslında. Dünya tarihinde hiç bu kadar çocuk ölümü gerçekleşmiş midir?

Evet! Aslında bu çağ, çocuk terörü’nün zirve yaptığı bir çağdır. Sadece kınayarak geçiştirdiğimiz rutin bir olaydır genç ölümü.

Bir ülke, hatta bir dünya düşünün ki her an öldürülebilirsiniz. Sevdiklerinizi örgüt terörüne, devlet terörüne, erkek terörüne, iş terörüne, hatta ve hatta kartopu terörüne ve bunun gibi türlü türlü cehaletlere kurban verebilirsiniz.

çocuk cinayetleriKılıfi çıkartılabilir, makine de şoklanabilir, temizliği kolay, ömür boyu garantili, ergonomik tasarımlı koltuklarımızda uzanırken dünyadan ve ülkemizden çeşitli haberler geliyor kulağımıza. Genç ölümleri… Son zamanlarda incir çekirdeğini doldurmaz sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerle ve çocuk ölümleri ile doluyor haber sayfalarımız. Genç ölümleri mikrop gibi çoğalıyor,önü alınamıyor veyahut alınmak istenmiyor. Suriye’den, Filistin’den gelen haberlere alışığız zaten, artık haber gelmediği zamanlarda endişeleniyoruz. Çeşitli eylemlerde canını veren genç kardeşlerimiz, polis ağabeylerimiz, Amerika’da vahşice katledilen üç genç, Özgecan Aslan, Fırat Çakıroğlu ve Nuh Köklü‘nün cinayet haberleri yetişiyor bültenlere. Bir insanın evine gitmek için bindiği dolmuş, kıt kanaat geçinip okumaya gittiği okul, kartopu oynamak için indiği sokak mezar olabilir mi kendisine? Hangi ideoloji insanı öldürme merkezlidir? İnanç ve fikir özgürlüğü diye yırtınan kesimlerin, inandığı. düşündüğü şekilde yaşayan, konuşan insanlara zulmetmesi normal midir? Genç bedenler, acı kelimesinin yok edildiği, ailelerden sol sızıların alınıp siyaset meydanlarına cekildiği bir ruhsuzluğun elinde gittikçe araçsallaşıyor. Türkiye ise ölümleri tıpkı yaşamlarda olduğu gibi bir bülünmüşlük çerçevesinde siyasetlerin bedenlenişinde seyrediyor. Ve maalesef ateş yine düştügü yerleri yakıyor.

Tepeden tırnağa bir öfke toplumu olma yolunda hızla ilerliyoruz. Zulüm ve haksızlık bizim veya bizim gibi düşünenlerin başına gelmedikçe ortada hiçbir sıkıntı kalmıyor, zihnen ve ahlaken “insandan maymuna” doğru evrim geçiriyoruz. Korkmayın, ideolojisi her ne olursa olsun, haksızlığa uğramış biri için birşeyler yapmak, tepki vermek, destek olmak sizi o görüşe mensup yapmaz veya o görüşü masum kılmaz.

İşleri arkadaşlarıyla oyun oynamak, akşamları evine 2 tane ekmek götürmek, mutlu bir gelecek hayal etmek olan insanları, gençleri savaşın önüne itenler hangi savaşı kazandıklarını zannediyorlar ve hangi vicdandan bahsediyorlar? Öldürülenlerin hepsi ideolojilerine göre hizalandılar ve o ideolojinin hanesine “+” ya da “-” olarak kaydedildiler. Ölümler takas edilebilir mi? Çocuk cinayetleri ve genç ölümlerinin bedeli ödenebilir mi? Çocuk katilleri’nin ve bebek katilleri’nin hesabı görülebilecek mi?

Yazı: Erman Akmaz