Erzincan Altıntepe Kalesi

Erzincan Ovası’nın kuzeydoğusunda 60 metrelik bir doğal tepenin kazılması sonucunda ortaya çıkmış Altıntepe Kalesi… İlk dönem kazıları sonucunda elde edilen buluntular, Urartu tarihine ışık tutuyor. 2003’te başlayan ikinci kazı sonrasında ise çok daha önemli sonuçlar elde edilmiş. anlaşılmış ki, bu tepedeki ilk yerleşme tunç çağlarına ait. İlk dönem ve ikinci dönem kazılarında ortaya çıkarılan seramikler bunu kanıtlıyor.

altintepeİstanbul’un taşı toprağı altınsa, Anadolu’nun taşı toprağı da tarih… Nereyi kazsanız, binyıllarca yıllık bir zaman tüneline adım atıyorsunuz. Batısı, doğusu, kuzeyi, güneyi fark etmiyor; bu Kavimler Köprüsü toprakların her bir köşesinde farklı medeniyetlerin izleri var. Ve katman katman geçmişe doğru gidiyor. Bu arkeolojik buluntulardan biri de Erzincan’da… Türkiye’nin doğusunda, yüksek dağlarla çevrili, verimli Erzincan Ovası’nın kuzeydoğu bölümünde yer alan volkan konilerinden, manzaralı konumuyla, en ilgi çekicisi Altıntepe’dir. Kent merkezine 16 kilometre uzaklıkta ve ova seviyesinden 60 metre yükseklikteki bu doğal tepe ilk kez 1959-1968 yılları arasında merhum Sayın Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından kazıldı. Bu kazılarda Urartu dönemine ait önemli mimari kalıntılar ve küçük eserler ortaya çıkarıldı. Ortaya çıkarılan Urartu dönemi yapıları Anadolu arkeolojisine önemli katkılar sağlamış ve temsil ettiği kültürün tek örnekleri olarak değerlendirilmiş. Diğer yandan ilk kazılardan sonra korumasız kalan kale defineciler tarafından yağma edilmiş. Bu sorunların giderilmesi için kalede 2003 yılında Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu başkanlığında kazılara ve onarım çalışmalarına başlandı. Devam eden ikinci dönem kazı ve onarım çalışmalarında sorunlar giderildi ve önemli sonuçlara ulaşıldı. Tepede ilk yerleşme Tunç çağlarına ait. İlk dönem ve ikinci dönem kazılarında ortaya çıkarılan seramikler bunu kanıtlıyor.

TAPINAK KOMPLEKSİ

Kalenin önemli kalıntılarından tapınak, Urartu mimarisinin en iyi korunmuş ve özenli yapılarından. 27.20 x 30 metre ölçülerinde dikdörtgen, etrafı revaklarla çevrili, bir avlunun içinde yer alan yapı kare planlı… Köşeleri rizalitli tapınağın kalın duvarlarının kaliteli işçilikli üçtaş sırasından sonrası kerpiçlerle yükseltilmiş. Tapınak girişi güneydoğu duvarının tam ortasına açılmış. Avludan cellaya çıkılan ikili basamağın her iki yanına mızrak dikmek için taş kaideler yerleştirilmiş. Avluyu içerden çeviren, özenle işlenmiş 20 taş kaide üstüne basan 4.5 metre uzunluğundaki ahşap direkler, revakların üst örtüsünü taşıyor. Avlunun batı revakından bir kapıyla girişin sağlandığı ortada büyük, sağ ve sol tarafta daha küçük boyutlu T1, T2, T3 nolu odalar tapınak işlevleri için kullanılmaktaymış. S2 ve S3 nolu odaların batısıyla iç sur duvarı arasında yer alıyor. 13.50 x 5.50 metre boyutlarındaki havuzun, ortaya doğru eğimli zeminin altı 70 cm. kalınlığında kille doldurulmuş, üstüne ve eğimli kenar duvarlarına, suyun sızmaması için, killi toprakla tuz karışımından oluşturulan çamur içerisine yumruk büyüklüğündeki renkli çakıl taşları mozaik tapınak kompleksinin doğu avlu duvarı dışındaki alana, yeraltına kesme taşlarla bir mahzen yapılmış. Bazı duvarlarında özenle işlenmiş dört sıra taşın korunduğu 9 x 13 metre ölçülerinde ve 2.5 metre derinliğindeki yapının zemini de kesme taş döşeli.

altintepeerzincan
GELİŞMİŞ KANALİZASYON SİSTEMİ

Kalenin kurulmadan önce planlandığını yapıların altına yerleştirilen batıya ve doğuya yönlendirilmiş kanalizasyon sisteminden anlıyoruz. Tapınağın güney köşesine 1 metre mesafeden başlayan yağmur sularını ve libasyon sunularını dışarı atan, kanalizasyon sistemi batıdaki odaların altından geçerek iç sur dışına ulaşıyor. Kuzeydeki S1 nolu odanın arka duvarının temel taşları üzerine ve kerpiç duvara açılan bir niş içine yerleştirilen yalak biçimli lavabo/pisuar uzun çörteniyle duvar dışında yeraltına yerleştirilen kanalete ulaşıyor. Yamuk planlı avluda yer alan ve tarihte ilk örnek olarak bildiğimiz ‘alaturka taşlı’ tuvaletin akıntısını da alarak tapınaktan gelen kanala bağlanıyor. Bir kanalda iç kalenin girişinin önündeki iç avlunun ortasından başlamakta ve kapının altından geçerek doğuya doğru yönlendirilmiş.

altintepe-calismalar
URARTU DÖNEMİNİN EN BÜYÜK ‘APADANA’SI

Tapınak kompleksinin girişinin yaklaşık 6 metre önüne, biraz çaprazına, anakayanın düzleştirilmesiyle oluşturulan ve çevresinden 2 metre yükseklikteki alana Urartu dönemindeki ilk apadana yapılmış. Bu yapının kuzey duvarına bitişik, 2 metre düşük seviyede dikdörtgen planlı bir odayla içinde bir fırın, bir tandır, bir ocak, dört pitosun yerleştirildiği mutfak yer alıyor. İlk apadana ile kuzey ve güney batı bitişiğindeki yapılar büyük depremden zarar görmüş. Bu depremde tapınağın güney ve doğu revaklarının ve avlu duvarlarının da yıkıldığı izleniyor. Bu yıkımın ardından aceleyle kalede yeniden tadilata gidilmiş. İlk apadananın yerine, kuzey ve güneybatıya doğru yaklaşık 6’şar metre genişletilerek kısmen tapınak avlu duvarı üstüne oturan, Anadolu’daki Urartu döneminin en büyük apadanası yapılmış.

mozaik-kilise

AÇIKHAVA TAPINAĞI

Açıkhava tapınağı, tepenin güney yamacındaki mezarlık terasında 1 nolu mezarın doğusunda yer alıyor. Kutsal alanda, dört kaide üstüne dikilmiş, tepeleri kavisli, 2.30 metre yüksekliğinde 0.50 metre eninde yekpare taştan, kaliteli işçilikli dört stel bulunuyor. Bunların ön kısmında üstüne hayat ağacı yerleştirilen ve libasyon yapılan 0.50 metre çapında yuvarlak bir sunak yer almaktaymış.

URARTU KÜLTÜRÜNE IŞIK TUTAN MEZARLAR

Altıntepe Kalesi’nin, Urartu dönemindeki yöneticileri, tepenin güney yamacına açılan terasta yeraltına düzgün işlenen taşlarla örülmüş mezar odalarına gömülmüşler. Toplam üç mezarın planları, taş işçilikleri ve mezar armağanlarıyla Urartu kültüründe ölü gömme adetlerini yansıtan en güzel örnekler…

KİLİSENİN BENZERSİZ MOZAİKLERİ

Tepenin doğu yamacındaki doğal bir teras üzerine inşa edilen kilise 2003 yılında başlanan, ikinci dönem kazılarında ortaya çıkarılmış. Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı ve iç ölçüleri 19.60 x 11. 30 metre olan yapıyı 1 metre kalınlığındaki duvarlar çeviriyor. 2 x 3 sütunlu bazilikal planlı yapının doğu duvarının iç kısmına yerleştirilen apsis platformuyla her iki yanında küçük hücreler/pastoforyon yer alıyor. Yapının tabanını kaplayan geometrik, bitkisel ve değişik hayvan figürlerinin işlendiği renkli mozaik döşeme bölgede benzersiz. Duvarlarında azizlerin resmedildiği renkli taş ve altınsuyuna batırılmış camlardan oluşturulan mozaiklerden korunan tek parça bugün Erzincan Müzesi’nde…

Yazı : Prof. Mehmet Karaosmanoğlu