Oku, ne olursan ol yine oku !

Okumamak hayatın en büyük kaybıdır.

Yer yüzüne gelmiş o bilgi ve fikir yüklü insanlardan bihaber yaşamak, hazineleri elinin tersi ile itmekten başka ne olabilir?

Bu yüzyıl..

Özellikle bizim insanımızın okumak üzerine kaybettiği bir yüzyıl. Televizyon ve internetin girmediği ev yok. Fakat kitapların, dergilerin, gazetelerin girdiği ev çok az.

Bazıları internetten okuduklarını, okumak sayıyor. Ve böylece kendini avutuyor. Evet belki internet başında saatlerce okuyanlar vardır. Ama bu şekilde kaç kişi çıkar? Yani internet başında vakitlerini tüketen bu neslin kaçta kaçı okumak için bilgisayar başında? Otobüslerde, vapurlarda, metrolarda, trenlerde herkesin elinde bir mobil cihaz. Bunların hangisi okumak için bu mobil cihazlara kilitlenip kalıyor?

Evet! İnternet bu yüzyılın en kuvvetli iletişim aracı. Bilgiye ulaşmanın en kolay yoludur. Şu yüzyıla kadar bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştır.

Fakat bu demek değil ki, internet okumanın yerini alabilir.

Önceleri internet yoktu. Bilgiye ulaşmak kolay değildi. Bilgi kıymetliydi. Bilgiye ulaşanlar hafızalarına kazıyordu öğrendiklerini. Ve bilen adamlar el üstünde tutuluyordu.

Şimdi bilgi bulmak, bir klavyenin bir kaç tuşuna basmak kadar kolay. Bilgi değerini kaybediyor. Bu bilgi bombardımanında neyin doğru, neyin yanlış olduğu bilinmiyor. Herkes birşeyler söylüyor, yazıyor. Ve bilgiler hafızlara kazınmıyor. Sanal bilgi, sanalda kalıyor.

Televizyonlar ise en büyük vukuat. Reyting uğrana yapılmış, deli saçması programlar, yarışmalar, tartışmalar. Okumayan bizlerin, okumak yerine tercih ettiğimiz televizyonlar beyin uyuşukluğundan başka birşey değil.

Okumamak büyük bir kayıptır. Fakat bunun yerine televizyon izlemek, bir beyin felcidir.

Okumamanın bahanesi yok. Günde beş sayfa da olsa, kitaplardan, dergilerden ayrılmamak lazım. Beş sayfanın dahi insan üzerinde bir etkisi var.

Roman, hikaye, masal dahi olsa bu böyledir. Yeter ki, okuyalım.

İnsanoğlu yeryüzünün en kıymetli varlığıdır. İnsanın hayatı, insanın zamanı kadar değerli bir şey yok. Öyleyse bu zamanı TV başlarında, mobil cihazlara kilitlenmiş ve bilgisayarlara hapsolmuş şekilde yitirmeyelim.

Okumak gibi bir hazine önümüzde durmaktadır. Hayatımızı bu hazine ile değerlendirme imkanı vardır.